Mimari dilde kasır, padişahlar için şehir dışında yapılmış saray veya köşk tarzı binalardır. İstanbul’un kasırları saray kadar büyük olmasa da bir mücevher gibi, asırlardır ışıldamaktadır. Peki Küçüksu Kasrı hakkında bilmeniz gerekenler nelerdir?
Küçüksu Kasrı, Sultan Abdülmecit tarafından Nigoğos Balyan'a yaptırılmış ve 1856 yılında tamamlanmıştır. Eski adı "Göksu Kasrı" olan bu yapı, Boğaziçi kıyılarındaki kasırlardan biridir.
Kasırlar, sarayların haricinde inşa edilen köşkten büyük binalardır ve sadece hünkârların malı sayılır. Devamlı ikamet için kullanılmayan kasırlar, padişahların dinlenmeleri için vakit geçirdikleri yerdir.
Yapının mimarı Nikoğos Balyan Kalfa'dır. Kasır, iki katlı ve yığma tekniğiyle inşa edilmiştir. Tuğla ve taş kullanılarak yükseltilen bina, ortalama 15 m x 27 m'lik bir alanda yer alır.
Bodrumu ile birlikte üç katlı olan yapının bodrum katı mutfak, kiler ve hizmetçi odalarına ayrılmış, öbür katlarsa bir orta mekâna açılan dört oda biçiminde düzenlenmiştir.
Her oda, hem hole, hem de arkasındaki diğer bir odaya açılır. Yapı, bir "biniş kasrı" niteliğinde olup, dinlenme ve av için kullanılmıştır.
Yapı, geleneksel Türk evi plan tipini yansıtır ve dört yönde kapısı olan ve döküm tekniğiyle yapılmış zarif demir parmaklıklarla çevrilidir.
Sultan Abdülaziz döneminde (1861-1876) cephe süslemeleri elden geçirilmiş, yapı zaman zaman çeşitli onarımlar görerek günümüze ulaşmıştır, ancak eski saraydan kalan ve çeşitli işlevlerdeki ek kısımlarını yitirmiştir.
Yapının uzun kenarı denize paralel, dikdörtgen planlıdır ve yerden 3m kadar yüksekteki bir alt bölüme oturan iki kattan oluşur.
Deniz cephesi üç düşey parçaya ayrılmıştır.; bunlardan ortadaki düz, yanlardaki dışbükeydir. Orta bölümde bulunan kapıya, at nalı biçimli, iki kollu görkemli bir mermer merdivenle ulaşılır.
Yapının alçı kabartma ve kalem işi süslemeli tavanları, birbirinden farklı renk ve biçimde, değerli İtalyan mermerleriyle kaplıdır.