
İstanbul'un Göz Bebeği Kız Kulesi'nin Hikayesi
Denizin üzerinde bir inci gibi duran ve İstanbul’u ziyaret eden herkesin aklına gelen ilk isim olan Kız Kulesi, 2500 yıllık tarihiyle de büyüleyici bir yapı. Antik Çağ’dan günümüze uzanan sürecinde Bizans’a, Osmanlı’ya ve dolayısıyla da farklı kültürlere ev sahipliği yapmıştır. Kız Kulesi’nin hikayesine bu denli yoğun merakın olmasını sağlayan da budur.
Kız Kulesi Tarihi
2500 yıllık bir geçmişi bulunan, birçok olaya da şahitlik yapan Kız Kulesi, tarih boyunca birçok amaca da ev sahipliği yapmıştır. Bilinen kaynaklara göre M. Ö. 400’lü yıllarda inşa edilen ve inşa edilme amacı Boğaz’dan geçen gemileri kontrol etmek olan bu yapı, zamanla güçlendirilerek kuleye dönüştürülmüş ve savunma amaçlı kullanılmıştır. Osmanlı döneminde ise veba salgını hastalarının gönderildiği bir yer olarak işlev görmüştür.
Tarih boyunca birçok kez farklı amaçlarla restore edilen yapı, son olarak 1998 yılında restore edilmiştir. 2000 yılında biten bu restorasyonun ardından ise turizme açılmıştır.
Kız Kulesi’nin Hikayesi
Kız Kulesi’nin “Leander Kulesi” olarak adlandırılmasının bir nedeni vardır; Hera ve Leander’in aşkı! Bir rivayete göre Hera ve Leander birbirini çok seven iki gençtir. Ancak Hera’nın babası bu aşkı onaylamamaktadır. Aşıkların aşklarını önlemek isteyen kötü kalpli baba, kızı için bir kule yaptırır. Ancak bu da aşklarına engel olmaz. Hera, müsait olduğu akşamlarda ateş yakarak Leander’i kuleye çağırır ve Leander yüzerek denizi geçer. Bunun farkına varan kötü kalpli bir kişi ise fırtınalı bir akşamda ateşi yakarak Leander’i çağırır. Sonra birden ışığı söndürür. Yolunu kaybeden Leander ise boğazın karanlık sularına gömülür.
Bir diğer hikâye ise bunun tam tersini söyler. Bu hikâyeye göre kuleye hapsedilen Hera değil, Leander’dir. Bu da yine kavuşulamayan bir aşkın hikayesidir.
Yukarıda verilen hikayelere ek, Hares’in ölen eşinin hatırasını yaşatmak amacıyla bu yapıyı inşa ettirdiği rivayetleri de vardır. Bununla birlikte falcı kehanetleri dolayısıyla yılan ısırığından kaçırılan ancak burada da yılan tarafından ısırılan bir çocuğun hikayesi de anlatılmaktadır.
Kız Kulesi ve Galata Kulesi’nin Aşkı
Kız Kulesi ve Galata Kulesi, İstanbul’u süsleyen ve şehir için büyük sembolik bir önem taşıyan iki tarihi kuledir. İkisi de birbirinden ihtişamlı ve benzersizdir. Bunların birbirine aşık olmaması düşünülemez. Gelin görün ki bu konuda bizim gibi düşünenler çıkmış ve söz konusu iki tarihi yapının birbirine aşık olduğu hikayesi söylenmiştir. Bu hikâyeye göre birbirine aşık olan Kız Kulesi ve Galata Kulesi’ni birbirinden deniz ayırır. Ancak bu, Galata Kulesi’ni yıldırmaz. Yıllarca aşkını dile döken mektuplar ele alır. Bu mektupları Kız Kulesi’ne götürmek ise Galata’dan atlayarak, İstanbul’un bir baştan diğer başa uçan Hezarfen Ahmet Çelebi’ye kalır.