Galata Kulesi Hikayesi: İstanbul Masalı
İstanbul’u ziyaret edenlerin öncelikli uğrak yerlerinden biri olan Galata Kulesi, adeta şehrin gözbebeğidir. Kimilerinin hayal gücüyle kimilerinin ise tarihi belgelere dayanarak anlam yükledikleri bu tarihi yapı, her halükarda İstanbul’a yolu düşenlerin en büyük merakıdır.
İnsanların bu yapıp bu kadar sevmesinin nedeni ise, Galata Kulesi hikayesi dendiğinde akıllarda yıllar boyunca yer edinecek benzersiz bir hikayenin yatıyor olmasıdır. Ancak bu hikayelerden önce söz konusu kule ilgili baş döndüren diğer detaylara değinmekte fayda vardır.
Osmanlı Döneminde Galata Kulesi
Bugün bütün ihtişamıyla şehre eşlik eden Galata Kulesi, aslında oldukça köklü bir tarihe sahip. Yapının şehre inşa ediliş zamanı bu köklü tarihi bir kere daha gözler önüne seriyor. Çünkü bu yapı, 528 yılında inşa edilmiş. Osmanlı döneminde ise tıpı bugün olduğu gibi kuleye büyük bir önem verilmiş ve bu sebeple birtakım onarımlar gerçekleştirilmiş.
Osmanlı döneminde Galata Kulesi ilk büyük onarımı 1509 yılında görmüş. Bu yıl yaşanan büyük deprem sebebiyle gerçekleştirilen onarım faaliyeti sonucunda kulenin yıkılması engellenmiş. İlerleyen zamanlarda, yani Sultan IV. Murat döneminde ise rasathane olarak kullanılmış.
Zaman içerisinde kulenin gördüğü hasar, yaşadığı talihsizlikler onun başka onarımlarla da karşı karşıya kalmasına sebebiyet vermiş. Öncelikli olarak 1794 ve 1831 yılında meydana çıkan yangınlar sebebiyle kulenin başta çatısı olmak üzere birçok bölümü hasar görmüş. Yapılan onarımlarla söz konusu durumların olumsuz etkileri önlenmek istemiş ancak 1875 yılında çıkan bir fırtına, yapının koni şeklindeki çatısı uçmuş. Aslında yaşanan bu olumsuz durum, kulenin ortalama 90 yıl çatısız kalmasına sebep olmuş. 1965 yılına gelindiği zaman ise kulenin çatısı yapılmış ve iç kısımda bulunan ahşap bölümler betonarme hale getirilerek yapının ziyaretçiye açılması sağlanmış. Özetle, bugün aşıkların öncelikli ziyaret yeri olan kulenin ziyarete açılmasının bu serüvene dayandığı söylenebilir.
Galata Kulesine Nasıl Gidilir?
Galata Kulesi’nin hikayesi kadar merak edilen bir diğer konu ise, kuleye ulaşımın nasıl sağlandığı. Aslında kuleye ulaşım oldukça kolay. Beyoğlu’nun alt, Karaköy’ün ise üst kısmında yer alan Galata semtinde bulunan kuleye ulaşmak için ise metroyu kullanmak mümkün. Üstelik İstiklal Caddesi ve Taksim’e yalnızca beş dakika yürüme mesafesi bulunuyor.
Galata Kulesi Giriş Ücreti ve Özellikleri
Bugün bütün ihtişamıyla İstanbul’u süslemeye devam eden Galata Kulesi, esasında yalnızca ülkemiz açısından değil, dünya açısından da oldukça önemli. Bunun temel nedeni ise söz konusu yapının dünyada yer alan en eski kulelerden biri olarak kabul edilmesi.
Daha önce de değinmiş olduğumuz üzere 528 yılında inşa edilen ve inşa ediliş tarihinden bu yana şehri süslemeye devam eden yapı, bugün hala bütün gücü, ihtişamı ve dimdik duruşu ile ziyaretçilerin uğrak noktası olma konumunda. Yapının temel fiziki özellikleri ise şu şekilde;
- Yapının yüksekliği, yerden çatısının ve uç noktası arasındaki mesafe baz alındığında toplam 69.90 metre.
- İlginç bir detay olması sebebiyle şu noktaya özellikle değinmekte fayda var; yapının zemininde yapılan kazılar sebebiyle birçok insan kemiğine ve kafatasına ulaşılmış. Burada ise söz konusu yapının önceki dönemlerde özellikle alt kısmını itibarıyla zindan olarak kullanıldığını gözler önüne seriyor.
- Yapılan statik araştırmalara ve hesaplamalara göre, yapının ortalama ağırlığı 10.000 ton.
Gelelim Galata Kulesi giriş ücreti konusundaki detaylara. Öncelikle kuleye giriş yapmak için ödenmesi gereken bir ücret var. 2022 yılı güncel tutarı üzerinden bu ücretin 100 TL olduğunu iletebiliriz. Ancak müze kart kullananlara bu konuda sunulan bir avanta da mevcut. Çünkü müze kart ile kuleye giriş yapmak isteyen kişilerin 60 TL’lik ücret tutarını ödeyerek bu isteklerini gerçekleştirebiliyorlar.
Hezarfen Ahmet Çelebi'nin Galata Kulesi'nden Uçuşu
Galata Kulesi hikayesi yukarıda verilenlerle sınırlı mı? Elbette değil! Kulenin bu denli sevilmesini ve ilgi görmesini sağlayan bir temel husus daha var; Hezarfen Ahmet Çelebi!
Hezarfen Ahmet Çelebi, hemen herkesin bildiği üzere tahtadan yaptığı kanatlarla Galata Kulesi’nden uçmayı deneyimleyen ilk kişi. Benzeri olmayan bir cesaret ile kendisini Galata’dan aşağı bırakan Hezarfen Ahmet Çelebi, şansından ve lodostan faydalanarak bu deneyimini başarı ile tamamlamış. Üstelik ilk deneyiminde İstanbul Boğazı’nı aşarak Üsküdar’ın Doğancılar semtinde iniş yapmış. Bu hikayeyle kule daha büyük bir anlam kazanıyor.
Galata Kulesi Çevresinde Neler var?
Galata Kulesi’nin bu denli rağbet görmesinin bir diğer nedeni, çevresinde barındırdığı imkanlar da denebilir. Çünkü kuleyi ziyarete gelen kişiler, aynı zamanda yakında bulunan diğer yerleri de gezip deneyimleme imkanı elde ediyor. Bunlar neler mi? Alışveriş caddeleri, tarihi mekanlar ve daha birçok yer!
Peki Galata Kulesi ve çevresinde yer alan imkanlar bizlere neler vaat ediyor? Hemen anlatalım;
- Biliyoruz, böyle benzersiz bir yapıya uğramışken bunu kalıcı kılmasanız, anılarınızda yaşatmasanız olmaz. Bu sebeple en eşsiz fotoğrafları çekmek en doğal hakkınız. Bunu yapmanın en iyi yolu ise Barnathan Cafe & Brasserie. Galata ile fotoğraf çekilmek isteyen kişilerin, kendisine yürüme mesafesinde olan bu yere uğramaları mümkün.
- Kule çevresinde sokak boyunca kafe ve restoranlar var. Ancak sokakların bu büyüsüne kapılmak için acele etmeyin deriz. Çünkü biraz aşağı indiğinizde sizi eşsiz manzarası ile karşılayacak Karaköy, oraya oldukça yakın. Üstelik Karaköy’deki mekanlara oturunca denizin mavisinde kaybolma imkanı da elde edebilirsiniz.
- Evet, fotoğraflarda görmeye doyulmayan İstiklal Caddesi de Galata Kulesi’ne oldukça yakın. Arada bulunan mesafe yalnızca beş dakikalık yürüme mesafesi.