1500 Yıllık Ayasofya'nın Tarihçesi ve Gizemi
Sultanahmet’te konumlanan ve İstanbul’un en önemli tarihi yapıtlarından biri olan Ayasofya, keşfedilmeyi bekleyen gizemlerle ve detaylarla doludur. Bu tarihi yapının geçmişinin 1. yüzyıla kadar dayandığı bilinmektedir. 532-537 yılında inşası tamamlanan yapı, o tarihlerden günümüze kadar bütün ihtişamını korumayı başarmıştır.
Ayasofya Mimarisi ve Tarihçesi
Öncelikle Jüstinyen tarafından inşa edilen bir kilise olan Ayasofya, zaman içerisinde çeşitli yangınlar ve isyanlar sebebiyle yıkılmış, tahrip olmuş ve bu sebeple 3 kere yeniden inşa edilmiştir. Günümüzdeki tasarımı ise öncekilerden daha gösterişli ve ihtişamlı bir yapı istenmesi sebebiyle özel olarak düşünülmüştür. Yapının 4 minaresi vardır. Bu dört minareden biri Fatih Sultan Mehmet zamanında yapılmış, diğer dördü ise Mimar Sinan tarafından yapılmıştır.
Ayasofya içerisinde aşağıdaki önemli isimlerin türbeleri vardır:
- Sultan I. Mustafa
- Sultan Deli İbrahim
- Mehmet ve eşi Handan
- Sultan II. Selim’in III. Murat’a rakip olmasının önlenmesi amacıyla öldürülen 5 oğlu
- Murat’ın kendisi ve eşi
Yapının günümüze kadar sorunsuz bir şekilde ulaşmasını sağlayan iki mimardan biri, Mimar Sinan’dır. Mimar Sinan’ın yapıya eklediği isnat duvarları çok daha sağlam bir form kazanılmasını mümkün kılmıştır.
Ayasofya’nın Gizemi
Koca bir tarihe şahitlik eden, birçok olayın birinci şahitlerinden olan Ayasofya, aynı zamanda birçok gizeme de ev sahipliği yapmıştır. Bu gizemlerin ve söylentilerin tamamına aşağıda verildiği şekilde değinilecektir.
1- Dilek Sütunu Hikayesi
Bir söylentiye göre bu sütun, Meryem Ana’nın evinden getirilmiştir. Hz. İsa’nın işkence gördüğü esnada bu sütun üzerine gözyaşı döktüğü ve sütunu erittiği bilinmektedir. Ayasofya inşa edilirken getirilen sütunun erimiş kısmına baş parmağını koyan ve 360 derece çevirebilenlerin ise dileklerinin kabul olacağı söylenmektedir.
2- Kutsal Kase ile Kaybolan Papaz
Bir diğer söylentiye göre İstanbul’un fethedildiği esnada bir papaz, elinde bir kase ile kaçmıştır. Kaçmasının temel nedeni ise elindeki kaseyi vermek istememesidir. Söylentilere göre bu kase ile kaçan papaz bir kapının arkasına sığınmış ve bu kapı duvara dönüşmüştür. Bir Hıristiyan inanışına göre İstanbul’un yeniden Hristiyanların eline geçmesinin üzerine papaz ortaya çıkacak ve vaazlarına devam edecektir.
3- Kapı Sayısı
Normal şartlarda Ayasofya’da toplam 361 adet kapı olduğu bilinmektedir. Bunların 101 tanesinin ise tılsımlı olduğu söylenmektedir. Buna gerekçe olarak ise her sayımda 1 adet fazla kapı çıkması gösterilmektedir.
4- Fatih’in ilk Cuma Namazı
Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethettikten sonra bu yapıyı camiye çevirmiştir. Bunun ardından kıldığı ilk Cuma namazında ise tuhaf bir olay yaşanmıştır. İki kere namazı kesen ve ardından devam eden Fatih’e bunun sebebi sorulduğunda ise şu cevabı vermiştir;
“Kabe’yi görmek amacıyla bekledim. 2 kere namazı kestim, üçüncüde ise Hz. Hızır geldi. Dilek sütununun erimiş kısmına baş parmağını sokup burayı kıbleye çevirdi.” demiştir.
5- Ayasofya’yı Camiye Çeviren Akşemseddin’in söylentisi
İstanbul’un fethinin üzerine bu tarihi yapının camiye çevrilmesi için çalışmalar başlamıştır. Bu çalışmaları yürüten ise Akşemseddin’dir. Akşemseddin’in söylediğine göre çalışmalar esnasında şeytanın vesveseleri duyulmuştur. Bunun üzerine ise şeytan mermerlerin içine hapsedilmiştir.